İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nde hür düşünce mektebi

Bursa’nın fikir kulübü İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nde konuşan yazar Metin Önal Mengüşoğlu, Kudüs tartışmalarına farklı bir bakış açışı getirdi. Fanatizm üzerinden İsrail’in tutumunu değerlendiren Mengüşoğlu; Kudüs olayının altında evanjelist zihniyetin yattığına dikkat çekti.


 


Bursa- Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür A.Ş. bünyesinde faaliyetlerini sürdüren İbrahim Paşa Kültür Merkezi’ndeki “Hür Düşünce Mektebi” programıyla okurları ile buluşan Şair-Yazar Metin Önal Mengüşoğlu, “ Fanatizm ve Taassup” üzerinde bir söyleşi gerçekleştirdi. Holiganlaşan bağışıklığa ilişkin önemli tespitlerde bulunan Mengüşoğlu, Latin kökenli bir kelime olan fanatizmin, bir inanca, davaya, nesne, insan ya da bir kuruma (mezhep, parti vb. ) düşünmeyi ortadan kaldıran aşırı bir tutkuyla bağlanmayı ifade ettiğini belirtti.


 Mengüşoğlu, “ Eski Roma’da Bellona Rahipleri adını taşıyan derviş kılıklı kimileri, siyah giysileri, boru ve trompet sesleri arasındaki ritüelleriyle dolaşır, kendilerinden başka bütün insanları dinsiz/imansız görürlerdi. Yani körü körüne bir bağlılığın mensubuydular. Onlara fanatik denmiştir” dedi. Arapça kökenli taassup kelimesinin ise daha çok Cahiliye dönemindeki müşriklerin yakınlarını, kabile fertlerini, ailelerini haklı ya da haksız demeksizin her hal ve şart altında kayırmalarını, onlara ayrıcalıklı davranmalarını ifade ettiğini belirten Yazar Mengüşoğlu, “Torpilin, adam kayırmacılığın sonuçta da kan davası gütmenin sonucu; toplumsal anlamda dehşetli bir zulmün yayılması bu ve benzeri taassupların, bağnazlıkların, tutuculukların eseriydi” diye konuştu. Peygamber efendimizin Veda Hutbesini, hatırlatan Mengüşoğlu, Kudüs tartışmalarına farklı bir bakış açısı getirdi. Mengüşoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “ Peygamber Efendimiz, Veda Hutbesinde, bu ve benzeri aşırılıkların ortadan kaldırılması gerektiğini öğütlemiştir. Aşırı taraftarlıkların insanları sürüklediği şiddet, gerçekler apaçık ortaya konulduğunda bile onu reddetmeyi doğurmuştur. Nitekim en taze olay, ABD’nin Kudüs şehrini İsrail’in Başşehri olarak tanıma çabasında yatmaktadır. Bilinmektedir ki Yahudiler, kendilerini dünyanın efendisi, vaat edilmiş toprakların mutlak sahibi gösteren uydurma ve kutsanmış kadim metinlere inanmaktadırlar. Onlara göre kendilerinden başka bütün toplumlar, ilkel, güdülmeye, köle gibi kullanılmaya ve Yahudilere hizmet etmeye mahkûmdurlar.”


Mengüşoğlu, kutsalın genel anlamı kusursuz, sınırsız, lekesiz ve daima tertemiz demektir. Onun dışındaki her şey eksik olabilir. Bize göre kutsal şehir, insan, mabet, kurum yoktur. Oysa özellikle Yahudi ve Hıristiyanlar hayatı kut, sorumsuz sal ve profan diye ikiye ayırarak anlamlandırır böylece mabetleri, din adamlarını, şehirleri, bizzat egolarını, topraklarını, devletlerini, uluslarını, meslek ve meşreplerini kutsayarak, bunların dışında kalanları hor ve hakir görmektedirler. Türkiye Cumhurbaşkanının Kudüs olayının altında Evanjelist mezhebinin yattığını zikretmesi bunu göstermektedir” diye konuştu.


Aşırı yüceltmeci ve aşağılayıcı olmanın insana yakışmayacağını ifade eden Yazar Mengüşoğlu, Elbette insani değerlerimiz olacaktır. Ancak Allah’tan başka bütün değerlere olan sempati ve antipati belli bir sınır ve ölçü dahilinde gerçekleştirilmelidir. İslam, müminini bir taassupla, körü körüne, bir inceleme ve araştırmaya tabi tutmaksızın, dogmatik olarak imana çağırmaz. Kur’an- Kerim insanları bir basiret, bir göz açıklığı ve düşünerek inanmaya davet etmektedir” tespitinde bulundu.